7 Eylül 2012 Cuma
ABD ve Türkiye Suriye Konusunda Bocalıyor-Ghaleb Kandeel - toplumsol.org
Son zamanlarda ABD ile Türkiye arasında kapalı kapılar ardında yapılan toplantıların sayısı arttı. Her ne kadar basına “Esad sonrası geçiş dönemi konuşuldu” türünden açıklamalar yapılsa da her iki taraf da “Esad sonrası”nın olmayacağını, yani Suriye’nin yıkılmayacağını artık çok iyi biliyor. ABD ve batı açısından bir tek çözüm yolu var: Suriye’ye bir NATO saldırısı. Ancak böylesi bir saldırı gerek Suriye’nin askeri gücü gerekse uluslararası konjonktür açısından imkansız. ABD ,İsrail, batı, körfez ülkeleri ve Türkiye blokunun Suriye’deki ölüm çetelerine silah – ABD ve batı bunu hala inkar ediyor-, para, mühimmat, lojistik, eğitim, teknoloji, medya, haberleşme alanlarında ve siyaseten mümkün olan her desteği sağlamasına rağmen Suriye devleti yıkılamadı, parçalanamadı. O halde bu kadar gizli neler konuşuluyor, neler görüşülüyor? Konular ancak şunlar olabilir: Suriye’ye daha çok terör ve terörist nasıl ihraç edebiliriz? (En son manevra şuydu: Yemen’da savaşan El Kaide militanları, “bir bölge ülkesi”nin girişimi üzerine yapılan anlaşma sonucu Yemen’in Ebin şehrinden çekildi ve Türkiye üzerinden “cihad” için Suriye’ye götürüldü.) Suriye’deki çeteleri daha çok nasıl besleyebilir ve bu savaşı mümkün olabildiği kadar nasıl uzatabiliriz? Suriye devletini yıkamayacağımıza göre en çok ne kadar zayıflatabilir ve daha ne kadar zarar verebiliriz? Gündemlerinde bu çerçevede birkaç konu daha olmuş olabilir. Tam da bu noktada Lübnan’da yayın yapan Neworient.com adlı sitede Ghaleb Kandeel tarafından yapılan ve aşağıda Türkçe çevirisi verilen analiz çok aydınlatıcı olabilir.
Son zamanlarda Türkiye ve ABD, “askeri operasyon odaları”nı daha da geliştirerek Suriye’ye yaptıkları müdahelenin şiddetini arttırdı. Ankara’da yapılan görüşmelerden sızan haberlere göre Suriye’ye yapılan saldırıda yeni bir dönem açılması planlanıyor.
Birinci olarak, Türkiye – ABD görüşmeleri, terörist grupların Suriye genelinde uğradıkları yenilgilerin ardından yapıldı. Bu görüşmelerde esas olarak, mal ve silahların Suriye’ye sevki, Suriye içlerindeki ve Türkiye’deki operasyon odakarı arasındaki koordinasyonun sağlanması için teknik olanakların geliştirilmesi, silahlı grupların düzenlenmesi ve yeniden organize edilmesi, uydulardan elde edilen görüntüler ve casuslardan gelen bilgiler ışığında eylemlerin yönlendirilmesi konuları konuşuldu. Buna karşılık, Suriye ordusunun birlik ve bütünlüğünü koruma, iletişim, koordinasyon, lojistik ve çatışma alanlarındaki başarısı ABD ve müttefikleri için büyük bir sorun oluşturmaya devam ediyor.
İkinci olarak, ABD’li ve Türkiyeli yetkililerin yüksek sesle dillendirdikleri iddiaların aksine, “Esad sonrası geçiş döneminin koşulları” değil, Suriye’de savaşın devamı için yapılması gerekenler konuşuldu ama bu anlamdaki her çaba, içeride Suriye ordusu ve halkın, dışarıda Rusya ve Çin’in ördüğü sert duvara tosluyor. Her geçen gün Suriye ordusunun birliği ve halkla kucaklaşması artarken, terörist grupların gerçek yüzü ve amacı daha çok deşifre oluyor. Bu çeteler, hırsızlık, gasp, cinayet ve daha pek çok utanç verici eylemleri nedeniyle Suriye içinde; siyasi bileşimleri, ittifakları ve açıkça dışa bağımlılıkları nedeniyle de Suriye dışında iyice zor durumdalar. Bu realite, Suriye devletini yıkma planının önündeki diğer bir ciddi engeli oluşturuyor. Bu gruplar, Suriye halkının ezici çoğunluğunun gözünde katil, tekfiri, eşkıya ve Suriye halkının kanı ile ticaret yapan işbirlikçi hainlerdir. Buna karşın halkın gözünde ordu ve yönetim, ülkenin bağımsızlığı, halkın özgürlüğü ve güvenliği için mücadeleden ve uzlaşma arayan taraftır. Sonuç olarak ordu ve devlet, siyasi ve psikolojik savaşı kazanmış görünüyor.
Üçüncü olarak, Suriye’ye müdahale eden ülkeler, maşa olarak kullandıkları teröristlerin moralini yüksek tutmak için sürekli yalan haberler üretiyor ve sık sık Suriye’nin şu ya da bu bölgesinde yapılan “geniş çaplı saldırı”lardan bahsediyorlar. Suriye yönetimi kasıtlı olarak bu iddialara cevap vermezken, çatışma alanlarında olan bitenden haberdar olanlar – Türkiye’nin rolünü deşifre eden Robert Fisk gibi gazeteciler ve uzmanlar – Suriye ordusunun dikkatle hazırlanmış planlar dahilinde ülkenin her yerinde etkili operasyonlar yaptığını, pek çok bölgeyi teröristlerden temizlediğini ve halkla işbirliği halinde çalıştığını biliyorlar. Halkın orduyla yakınlaşması, işbirliğine gitmesi, terörist yuvalarını orduya bildirmesi son iki ayın en önemli gelişmelerinden biridir.
Dördüncü olarak, Türkiye’nin Osmanlı düşleri gören hükümeti, son bir aydır Suriye’ye müdahele etmesinin bedelini ödemeye başladı. Erdoğan’ın Suriye’de bir iç savaş başlatmak için kullandığı mezhepçi dil kendi ülkesinin istikrarını vurdu. Erdoğan bu yüzden ağır siyasi saldırılara uğruyor ve Türkiye halkının çoğunluğunun gözünde toplumdaki bölünmenin ve ayrımcılığın sebebi olarak görülüyor. Öte yandan Erdoğan’ın basiretsiz politikalarının alevlendirdiği Kürt sorunu, siyasi ve askeri olarak Türkiye devleti ve toplumunun derinlerinde kanayan derin bir yara haline geldi. Bu politikalar ekonomik anlamda da ağır sonuçlar yaratmış, Suriye’de yapılması olası pek çok yatırım fırsatını yok etmiş, Arap bölgesinin derinlerine ulaşma yollarını tıkamış, pek çok sanayi ve ticaret işletmesini felç etmiş, transit geçiş yollarını kapatmış ve sanayi mallarının üretim maliyetlerini arttırmıştır. Dış politika alanında Erdoğan’ın dillendirdiği “izole edilmiş bölgeler ve insani yardım koridorları” fikri ise Suriye’nin bunları egemenliğine saldırı –yani savaş ilanı – olarak algılayacağını açıklamasıyla havada uçuşup anlamsız hale geliyor.
Guardian gazetesi, ABD – Türkiye görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlandığını, ABD’nin Türkiye’nin önerdiği “izole edilmiş bölgeler ve insani yardım koridorları” oluşturulması konusunda Türkiye’yi uyardığını ve bu fikri reddettiğini yazdı. Çünkü ABD, Suriye’deki savaşın yayılarak İsrail’in varlığını tehlikeye düşürecek bölgesel bir savaş haline gelmesinden ciddi olarak endişe ediyor.
Sonuç olarak, ABD,İsrail, batı, Türkiye ve körfez ülkeleri blokunun Suriye’ye karşı yürüttükleri saldırının gücü giderek tükeniyor. Bu saldırıyı diri tutmak ve ilerletmek için yapacakları tüm girişimler hüsrana uğramaya mahkumdur. Önümüzdeki aylarda bunun kanıtlarını göreceğiz.
(Arapça’dan çeviren: Ahmet Orak) toplumsol.org
Kaydol:
Yorumlar (Atom)